Azerbaycan ve Kazakistan plakalı öz mal araçlarla bu iki ülkenin dahili yüklerini taşıdığını söyleyen Mutluhan Akan, “Özellikle Azerbaycan’da konteyner taşımacılığı yapılmadığını gözlemledik, oradan bölge ülkelerine taşıma yapmayı planlıyoruz” dedi.
Münih Transport ve Logistics fuarına 2 firma ile ayrı standlarda katılan Mutlular Transport ve Logista Global aslında bir bütünün parçası. Mutlular Transport, özmal araçlarla taşımacılık yaparken; Logista Global ise forwarder hizmeti veriyor.
Mutlular Transport Yönetim Kurulu Üyesi ve Logista Global Yönetim Kurulu Başkanı Mutluhan Akan’a ilk sorumuz bu oldu.
Mutluhan Akan, Logista’nın Mutlular Transport’a yük temin ettiğini, Mutlular’ın öz mal odaklı çalıştığını ve öz malın gittiği yerlere fiyatlandırma yaptığını, Logista’nın ise büyük havuzu oluşturduğunu, Mutlular’ın gitmediği yerlerde de söz sahibi olmayı hedeflediğini söyledi. “Havuzda biriken yükler, önce Mutlular’a teklif edilir, şartlar uygunsa ve yüke uygun araç varsa o taşır, yoksa tedarikçi firmalara yönlenmesine aracılık eder. Gelen fiyatlandırmalara göre de bir fiyat dengesi de bulunmuş olur” diye de ekledi.
- Geçen yıl Tırsan’dan 250’si tren taşımalarına uygun 360 treyler satın aldınız. Bu rutin bir yatırım mı, yoksa yapılan bir kontrat dahilinde mi oldu?
O geçen yıl yapılan bir yatırımdı. Bu yılki yatırım planımızı henüz lanse etmedik. Ancak 375 civarı bir treyler yatırımı yapacağımızı söyleyebilirim. Yine Tırsan’dan temin ediyoruz. Son iki ayda 100’e yakınını teslim aldık. Çekicide de bugünlerde plakaları takılıyor, bayram sonrası ilk hafta teslim almayı umuyoruz.76 adet MAN çekici aldık.
- Biliyorum yanıtı zor ve tehlikeli bir soru ama yine de soracağım. Sizce lojistik sektörü yeterince destekleniyor mu? Yönetim erkinde siz olsaydınız, Türk lojistiğinin globalde daha rekabetçi olması için neler yapardınız?
Ben aynı zamanda UND yönetimindeyim. O yüzden dernekten bağımsız olarak Mutluhan Akan olarak yanıt vereceğim. Desteklenmediğini düşünüyorum. Diğer çalıştığımız ülkelerde gördüklerimize gıpta ettiğimiz durumlar yaşıyoruz. Onlar kadar destek almadığımızı söyleyebilirim. Ben yönetim erkinde olsaydım, öncelikle bürokrasiyi kolaylaştırırdım. Türkiye’de iş yapan her nakliyeci, önce bürokrasiyle rekabet ediyor. Çünkü, iş yapabilmek için önce bürokrasiyi aşmak zorundasınız. Hemen yanı başımızdaki İran, Gürcistan, Türki cumhuriyetlere bakalım. Bunlar normalde bizim rakibimiz asla olamaz ama oldular. Oralarda bizim de yatırımlarımız, araçlarımız var. Bizim kadar zorlu hiçbir coğrafya yok.
- O ülkelerdeki korumacılık yaklaşımı mı öne çıkarıyor rakiplerinizi?
Kesinlikle. Kendi nakliyecisini koruyacak her türlü tedbir ve önlemi alıyorlar. Bizde maalesef denge politikası var. Tamam lojistik sektöründe kaybediyoruz ama diğer taraftan kazanıyoruz mantığı hakim. Çok zorlu bir coğrafyada çalışıyoruz ama o şartlar kendi ülkemizdeki bürokrasi kadar yormuyor. Yalnız Türk nakliyecisi değil, ülkemize gelen yabancı yatırımcı da, aynı bürokrasiye takılıyor. Yabancının yükünü taşıyoruz. Sırtımızdaki yük Avrupalının Türk gümrüklerinden, limanlarından geçerken aracın yalnızca evraksal bir yanlış nedeniyle ya da sistemden kaynaklanan nedenlerle yatmasını hiçbir müşterime anlatamıyorum. Teknoloji çağındayız, bir düğmeye basıldığında çözülecek şeyleri maalesef çözemiyoruz. Örneğin, limandan çıkan bir aracı sistem yurtdışında gösteriyor, halbuki araç yurtiçine girmiş, o memurun aracı yurt içinde göstermesi lazım. Ama görevli memur, “ben sistemde bu aracın yurt içinde olduğunu göremiyorum, araç yurtdışında” diyor. “Aracın kapında olduğunu görüyorsun, elinde evraklar var” diyorsun o hala ısrarla “sistemde görmeliyim” diyor. Peki “ben nasıl yardımcı olabilirim” diyorum. “Çıkış gümrüğüne söyleyeceksin düzeltecekler” diyor. Sen Gümrük Bakanlığı’na bağlı bir personelsin, bu yanlışı yapan da Pendik. Senin bir telefonla sorunu çözmen gerekmez mi? “Ben aramam” diyor. Pendik’e ulaşıyorsunuz o da, “Benim sistemimde sıkıntı yok, bana yazı yaz” diyor.

- Yurt içi ya da yurt dışı yatırımlarınızdan söz eder misiniz? Bu yıl neler yapacaksınız?
Kazakistan’da iki yıldır çalışan bir şirketimiz var. Orada 60 civarında Kazak plakalı öz mal aracımızla hizmet veriyoruz. Kazak plakalı araçlarımız Türkiye’ye hiç gelmez. Çünkü, Kazakistan’daki pastadan pay alma çabasındayım. Kazakistan’da şirket kurup oradaki dahili yükleri taşıyıp, aynı zamanda kendi treylerlerimi çektirip oradaki dövizi ülkeme getiriyorum. İkinci bir yatırımımız da Azerbaycan’da oldu. Orada da şirket kurup, yeni araçlar aldık. 30 öz mal araca ulaştık, artırmayı düşünüyoruz. O araçlar da Türkiye – Azerbaycan, Azerbaycan- İran hattında çalışacak. Yine Türkiye’deki pastadan bir pay almayacak. Azerbaycan lojistik sektöründe eksik olan konteyner taşımacılığını keşfettik, orada bölge ülkelerine uluslararası konteyner taşımacılığı yapacağız. Tenteli, frigo taşımacılık var ve devlet de önemli oranda destekliyor ama konteyner taşımacılığı hiç yok. İşte o boşluğu doldurmak arzusundayız. Üçüncü yatırımımız da Polonya’da olacak. 3 ay önce şirketimizi kurduk, izinleri aldık, araç yatırımımız da hazır. Yalnızca sürücülerin oturma ve çalışma izinlerini bekliyoruz. Temmuz ayı gibi faaliyete geçeceğini umuyoruz.
- Yatırım yaptığınız bu 3 ülkede, sizi seçen müşterilere ne gibi kazanımlar taahhüt ediyorsunuz? Sizi seçtiklerinde ne gibi farklılıklar sunacaksınız?
Bu ülkelerde ofislerimiz olduğu için oradaki bürokratik engellere hiç takılmadan işlemleri yapabileceğiz. Geçiş belgelerini, gümrük işlemlerini by pass etmiş olacağız. Araçlarımız engellere takılmayacağı için yükler daha hızlı teslim edilecek.