Dünyanın ikinci büyük ekonomisine odaklandı, yatırımlara devam ediyor: TruKKer, Çin Yatırımlarıyla Küresel Büyümesini Katlıyor
Dünya ticaretinin merkezi olan Çin, 2023 yılında 3,3 trilyon dolar ihracat ve 2,6 trilyon dolar ithalat gerçekleştirerek, küresel ekonomideki liderliğini pekiştirdi. Cari fazlası 264 milyar dolara, gayri safi yurt içi hasılası (GSYH) ise 18 trilyon dolara ulaşan bu dev ekonomi, global lojistik ağlarının da odak noktası haline geldi. Bu gelişmelere kayıtsız kalamayacaklarını vurgulayan TruKKer İcra Kurulu Üyesi ve Avrupa & BDT Omnilog Genel Müdürü Hakan Arıkan, “Çin’e yaptığımız yatırımlarla büyümemizi katlayacağız. Bu dev ekonominin bir parçası olmak bize büyük katma değer sağlayacak” dedi.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda bulunan Çin’in, dünya ticaretindeki rolü her geçen gün daha da güçleniyor. Türkiye için de stratejik bir pazar konumunda olan Çin, sunduğu fırsatlarla Türk iş dünyasına geniş bir kapı aralıyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi ise bu iş birliğinin önemli bir göstergesi. Türkiye, Çin’den yüksek teknoloji ürünleri, makineler, elektronik eşyalar ve tüketim malları ithal ederken; Çin’e tarım ürünleri, tekstil ve çeşitli endüstriyel ürünler ihraç ediyor. Bu süreç, hem Türkiye’nin ekonomik büyümesine hem de Türk firmalarının global pazarlarda daha güçlü bir konuma ulaşmasına katkı sağlıyor.
Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmi büyüyor
Çin’in küresel tedarik zincirlerinin merkezlerinde stratejik bir ülke olduğunu belirten TruKKer İcra Kurulu Üyesi, Avrupa & BDT Omnilog Genel Müdürü Hakan Arıkan, “TÜİK’in 2023 yıl sonu verilerine göre, Türkiye’nin Çin’e yaptığı ihracat 3,07 milyar dolara, ithalatı ise 43 milyar dolara ulaştı. Çin, sadece bizim için değil tüm dünya için stratejik bir pazar. Türk şirketleri, Çin ile olan iş birlikleri sayesinde tedarik zincirlerini genişletiyor ve maliyetlerini düşürüyor. Özellikle ham madde ve ara malzeme temininde Çin’in sunduğu avantajlar, Türk üreticilerinin küresel pazarda daha rekabetçi fiyatlarla ürün sunmasına olanak tanıyor. Bu durum, Türk sanayisinin küresel pazarlarda daha güçlü bir konumda olmasını sağlıyor” dedi.
Ticaret Bakanlığı verilerine vurgu yapan Arıkan, Çin’in 2023 yılı itibarıyla 2,55 trilyon dolarlık ithalatı ile dünyanın en büyük ikinci ithalatçısı, 3,38 trilyon dolarlık ihracatı ile de dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda bulunduğunun altını çizdi. Türkiye’nin 2023 yılı toplam ihracatının yaklaşık 256 milyar doları, ithalatının ise 362 milyar doları bulduğunu belirten Arıkan, Çin’in bu verilerde Türkiye için en kritik pazarlardan biri olduğunu ifade etti.
İki ülkenin stratejik ortaklığı, bölgesel güvenlik ve ekonomik iş birliklerinde kilit rol oynuyor
Türkiye ve Çin’in birçok uluslararası platformda iş birliği yaptığına dikkat çeken Arıkan, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın özellikle bölgesel güvenlik ve ekonomik iş birlikleri konusunda önemli bir rol oynadığını da ifade etti. Arıkan, Çin’in “Kuşak ve Yol” girişimi kapsamında Türkiye’nin de dahil olduğu projelere dikkat çekerek, bu tür stratejik iş birliklerinin Türkiye’nin uluslararası arenada daha etkin bir rol oynamasına yardımcı olacağını belirtti.
“Büyüme odaklı stratejimiz ile Çin pazarına yatırımlarımızı büyütüyoruz”
Lojistik sektöründe büyüme odaklı gelişimini sürdüren TruKKer olarak Çin’deki yatırımlarını hızlandırdıklarını ifade eden Arıkan şu bilgileri verdi: “Çin pazarı lojistik açıdan stratejik bir konumda. TruKKer olarak bu pazarda yer almak bize büyük avantajlar sunuyor. Çin, dünya genelindeki üretici rolünü giderek güçlendiriyor. Ancak bu durumu sadece Çin ile sınırlı tutmak doğru olmaz; Çin ve çevresindeki ülkeler de bu süreçte önemli bir yer tutuyor. Doğu’da gerçekleşen üretimin Batı tarafından tüketilmesi, küresel ticaretin en kritik unsurlarından biri haline gelmiş durumda.
Lojistik açıdan kara, hava ve deniz taşımacılığı modlarına baktığımızda, hava taşımacılığı acil durumlar için pahalı bir seçenek olarak öne çıkıyor. Deniz taşımacılığının rekabet gücünü sınırlayan en önemli faktörlerden biri ise coğrafi ve siyasi koşullar. Örneğin, Kızıldeniz’de yaşanan krizler veya savaşlar, deniz ticaretinde aksamalara yol açarak tedarik zincirinin öngörülebilirliğini azaltıyor. Müşterilerin hız ihtiyacı devam ettiğinden, bu noktada kara taşımacılığı daha fazla tercih ediliyor.
Bu bağlamda, Çin ile Avrupa arasında başlattığımız kara taşımacılığı hizmetimiz, artan bir ilgi görüyor. Müşterilerimiz, ürünlerini hızlı ve öngörülebilir bir zaman diliminde pazara ulaştırmak için bizi tercih ediyorlar. Ayrıca, Çin’deki ofisimiz sayesinde Çin, Kazakistan, Türkiye ve Polonya hattında bulunan kendi ofislerimizle bu operasyonları kesintisiz bir şekilde yönetebilmenin avantajını sağlıyoruz. Bu çözümlerimiz, müşterilerimiz tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.”